Aziz babam Ahmed Süheyl Ünver'in sağlığında müdâvimi olduğu Süleymaniye Kütüphanesi'ne vakfettiği arşiv dosyaları ve defterleri, bugün kültür tarihimize ve ince sanatlarımıza kaynaklık eden çok önemli belgelerdir. Bilhassa çok sayıdaki gezi defterlerinin zengin muhtevası içinde yer alan ve "geleceğimize mütevâzi bir katkı" olarak nitelediği tespitlerine eşlik eden birer belge özelliğindeki çizimleri, karakalem ve suluboya resimleri, buralara ait gelecekte bir işaret dahi kalmayacağım sanki öngörerek yapılmış olduğu intibaını uyandırmaktadır. Süheyl Ünver Araştırma Merkezi koleksiyonunda yer alan ve bu kitaba konu olan 1917 tarihli iki gezi defteri, o dönemde 19 yaşında bir genç olan Ünver'in ileriye yönelik bu öngörüsünün en isabetli örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. İstanbul Tıp Fakültesi'nde üçüncü sınıfta iken, bir arkadaş grubu ile yaptığı geziyi Alemdağı ve Taşdelen Hatıraları olarak topladığı bu defterlerdeki çizimleri ve tespitleri ise, o yıl takdim edildiği Hocası, Ressam Ali Rıza Bey'in izinde yol almaya çalışan, resme heveskar bu genç tıp öğrencisinin karakalem ve suluboya denemeleridir. Ünver'in Ressam Rıza Bey yolundaki ilk adamları sayılabilecek bu çizimleri dahi, İstanbul civarında artık bugün yok olmuş, hatıralara karışmış beldelere ait birer belge niteliğindedir. Ünver'in yine bu kitapta yer alan, 1955 tarihli Geyve ve Umurbey gezilerine ait defterindeki çeşitli suluboya resim ve notları da aynı özelliklere sahip bulunmaktadır