Nübüvvet silsilesinin son halkası Hz. Muhammed (sas) ile tamamlanmıştır. Allah Resûlü'nün (sas) mirasına sahip çıkan âlimler, İslâm'ı farklı dil, renk ve kültürlere sahip toplumlara anlatma gayretinde olmuştur. İlmî, fikrî, siyasî, askerî vb. alanlarda İslâm dinine farklı açılardan hizmet eden bu şahsiyetler, büyük ve kutlu mirasın günümüze ulaşmasında ve İslâm medeniyetinin oluşmasında büyük rol oynamışlardır. Her birinin hayatı farklı bir örneklik teşkil eden, yaşadıkları asrın öncüleri ve Peygamber vârisleri olan bu şahsiyetlerin sayısı binleri aşmaktadır. Hepsini ayrı ayrı tanıtmak mümkün olmadığından bu şahsiyetlerin okuyucu ile buluşmasının bir başlangıcı olması niyetiyle aralarından seçilen 100 öncüyü anlatan Nebevî Vârisler projesi hayata geçirilmiştir. Nebevî Vâris olarak seçilen isimlerden biri de Süleyman b. Yesâr'dır. Medine'nin yedi büyük âlimini tarif için türetilen Fukahâ-i Seb'a tanımı içerisinde yer alan Süleyman b. Yesâr, sahâbenin terbiyesinde yetişmiş, bu durum onun fıkhî yönünün öne çıkmasına etki etmiş ve hayatını Medine'de sürdürmüştür. Fukahâ-i Seb'a'nın diğer fakîhleri gibi vaktinin büyük çoğunluğunu fıkhî meselelere ayırmıştır. İlme verdiği önemle toplumunda kritik bir role sahip olmuştur. Yaptıklarıyla Hz. Peygamber'in vârisi olan Süleyman b. Yesâr, Muhammed Kasım Zaman'ın belirttiği üzere İslâm toplumundaki değişim muhafızları arasında yerini almıştır.