Diplomatik ilişkilerin kurulmasında, süreklilik kazanmasında ve gelişiminde elçilik müessesesinin oldukça önemli bir yeri vardır. Öyle ki devletler arasındaki diplomatik ilişkiler, elçilikler vasıtasıyla kurulmakta; diplomatik ilişkilerin kesilmesinin sonucu olarak da elçilikler kapatılmaktadır. Peki diplomatik ilişkilerde son derece kritik bir role sahip olan elçilik müessesesinin tarihi kökeni nereye kadar uzanmaktadır? Biz de çalışmamızda bu sorunun cevabını çivi yazılı metinler ışığında bulmaya çalıştık.
Çivi yazılı metinler bize resmi devlet kavramı olarak elçilik müessesesinin kökeninin Sümerlere kadar uzandığını göstermektedir. Eski Çağda diplomatik ilişkiler, kralların bir araya gelmemesinden dolayı, elçileri vasıtasıyla sağlanmıştır. Krallar arasındaki ilişkiler elçilerin yetki alanına girmektedir. Bu elçiler başlıca, krallarının sözlü/yazılı mesajlarını ve hediyelerini muhatap krala getirip götürmekle yükümlüydüler. Ayrıca elçiler, kralları adına toplantılara, festivallere, nişan merasimlerine katılıyor; yabancı sarayda gelin olarak bulunan kralın kızı ya da kız kardeşleriyle görüşebiliyor; durumunu takip edebiliyordu. Aynı zamanda bu elçiler barış müzakerelerinde bulunabiliyor; hatta savaş çığırtkanlığı da yapabiliyorlardı. Bu elçiler seçilirken güvenilir olmaları, yabancı dil bilmeleri, kültür seviyeleri, kılavuzluk yapabilecek coğrafya bilgileri ve diplomasi deneyimleri dikkate alınmış, bazı özel durumlarda ise elçilik görevi haberci (ulak/atlı haberci/koşucu), temsilci, tüccar, tercüman ve komutanlar tarafından yürütülmüştür.
.