Hicretten sonraki yaklaşık üç asır içinde İslâm dünyasının belli başlı merkezlerinde yaşanan ilmî, fikrî, siyasî ve sosyal gelişmeler İslâm medeniyeti açısından öylesine derin etkili sonuçlar doğurmuştur ki, bu dönemi "İslâm medeniyetinin teşekkül dönemi" olarak adlandırmak kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu dönem boyunca, bir din olarak İslâm'ın, temel kaynakları Kur'ân-ı Kerîm ve Hz. Peygamber'in sünneti ışığında anlaşılması, yaşanılır hâle getirilmesi ve aktarılması uğrunda gösterilen çabalar daha sonraki yüzyıllarda yaşanacak gelişmelerin mihverini oluşturmuştur.
Melchert, bu kitapta bir araya getirdiğimiz makalelerinde bizleri, 2-4./8-10. yüzyıllarda İslâm dünyasının en önemli ilim, düşünce ve siyaset merkezlerinde, yani Basra, Bağdat, Kûfe, Medine ve Nîşâbur'da bir ufuk turuna çıkarıyor. Amacı, İslâm medeniyetinin teşekkülünün tüm süreçleriyle yaşandığı coğrafyalarda, "Ehl-i sünnet" adı verilen İslâm anlayışının, daha doğrusu bu anlayışın özünü oluşturduğunu düşündüğü temel esasların çeşitli ilim gelenekleri içerisinde nasıl şekillendiğini belirlemek. Melchert söz konusu ilimler arasında alan ayrımına gitmeksizin, ehl-i hadîs ile ehl-i re'y arasındaki mücadele ve etkileşimi merkeze alarak erken dönem İslâm ilim tarihine bütüncül bir nazarla bakmaya çalışıyor. Şüphesiz kendi penceresinden, içine girip anlamaya çalıştığı dünyaya dair sahip olduğu öncül, birikim ve araçlarla. Melchert bu makalelerde ele aldığı konuları nihai bir çözüme kavuşturmasa da, ilginç ayrıntı ve bağlantılara işaret etmek suretiyle İslâm ilimlerinin erken dönem tarihine dair bilgilerimizi sorguluyor, zenginleştiriyor, derinleştiriyor ve yapılacak daha ileri araştırmalar için önemli ipuçları sunuyor.