Kürdistan'da yürütülen kirli savaşın en azgın zamanı… İşin başında olan bu sefer Korkunç Yenge'dir. Robin, Rodi ve arkadaşları İstanbul'da savaşın oluşturduğu çıkmazlara çözüm geliştirme arayışındadırlar. Attıkları her adımın tehlikelerle dolu olduğunun da bilincindedirler.
Galatasaray Meydanından her geçtiğinde, "Kayıp her insan kayıp bir dünyadır," diyen Robin, Kayıp Anaları'nı anımsar ve annesinin onlardan biri olabileceği ihtimalini hiç de uzak görmez.
Robin ile Dilara'nın aşkı da mücadelenin böylesine çetin ikliminde yeşerip ayakta durmaya çalışır. Rodin'in Sürekli Kırmızı İklim romanını kaleme alması, Robin'in, "eğer gittiğim yerde başıma bir hal gelirse, galiba bir roman daha yazma durumunda kalacaksın," diye bulunduğu ön görünün bir nevi vasiyet olarak yerine getirilmesidir.
Kulp yolunda 21 AC 007 plakalı yolcu minibüsünden indirilip "faili meçhule" götürülen Robin'in başına gelenler de iklimin rengini biraz daha kızartıyor.
Kırmızı iklim, özgürlük, aşk ve ölüm…