Esmer gecelerin saklı yıldızısın, yüzün zamanın aynası, yüzün yorgun mutsuzlukların isyankar meydanı, hınçla, öfkeyle, hiddetle, şiddetle bakıyorsun, çünkü haklı bir alacaklı gibi,dayanmışsın kapısına, yapışmışsın yakasına, bu hayatın tasarlamışsın artık, o keskin bakışlarınla kesip, façasını bozup atacaksın, bu hayatın bilemedim kaç kez yandığını yanık anılarının kokusu var üzerinde öyle sıcaktı ki varlığın, dokunamadım, kıyamadım, ses edemedim, yeniden harlanmayasın diye. Öyle temizdiki içlenişlerin zerre de olsa nefret ekmemişsin şu gönül toprağına boyunca mutsuzluk büyümüş de yine de bir damla gözyaşı dökmez mi insan insan bu kadar mı bu kadar mı suskunluğun buğusu olur?