Oysa biz her kayboluşumuzun ardından yeniden bulurduk birbirimizi
Baş dönmelerimiz dinerdi parmaklarımız birbirine değdiğinde
Bir öğle uykusundan aynı anda uyanıyor olurduk birden
Bir başka düşü daha gerçekleştirmeye yönelirdik yeniden
Şimdi puslu gökyüzü örtüyor uçsuz bucaksızlığın üstünü
Kocaman kentte maviler seçilmiyor kuşlar yok çiçekler ölü her yer harabe
Boydan boya kat ettiğimiz kumsal kayıp gittiğinde akrep ve yelkovan donuyor
Elimde son sayfası okunacak bir kitap uslu çocuklar gibi suskun duruyor
Böyle işte yoldaşım
Şimdi ne bir söz ne bir bakış ne de bir selam
Şimdi ne varsa hepsi talan ne varsa hepsi yalan