Tefsir müktesebatının temelini Kur'an'ın ilk muhatapları olan sahabe neslinden gelen rivayetler oluşturmaktadır. Nitekim sahabeden aktarılan sahih rivayetler doğrudan veya dolaylı olarak Hz. Peygamber'e (sas) müstenid sayılmış ve bu nedenle en değerli tefsir malzemesi kabul edilmiştir. Öte yandan onların bizzat şahit oldukları esbab-ı nüzul ile aktarımları ve Arapça'ya vakıf olarak elfaz-ı Kur'aniye'nin ne ifade ettiğine dair yorumları da tefsirin asli unsurları arasındadır. Söz konusu birikim sonraki nesillere tabiûn kuşağı tarafından aktarılmıştır.
Bu kuşakta mevaliye mensup alimlerin çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Zira onlardan intikal eden rivayetler, özelde mevali sınıfına mensup müfessirlerin tefsir ilmindeki yerine, genelde ise tabiun dönemi tefsir çalışmalarına dair pek çok ayrı bilgiyi ihtiva etme özelliğine sahiptir. Elinizdeki kitapta bu dönemin parlak sîmalarından birinin tefsir ilmindeki yeri incelenmektedir. "Fakihu'l-Medîne'' diye anılan Nafi', Abdullah İbn Ömer'in öğrencisidir ve ondan gelen rivayetlerin kahir ekseriyetini sonraki nesillere aktaran kilit isimdir.