Bu yeni bir iktidar oyunu değildir. Halk, iktidara talip olmayabilir ama her iktidarın halka hesap vermesi talebi ile sokaktadır. Halk, başında diktatörler ve sevgisiz despotlar görmek istememektedir.
Ve üstelik halk, artık kendisini bulmuş ve sevmiştir. Adam yerine konulmayan, iş çıkmaz denilen halkın, ne kadar da güçlü ve yaratıcı ve enerji dolu olduğunu görmüştür.
Halkın kendine güveni gelmiştir. Bu öylesine bir güvendir ki, diktaya karşı yürümenin yasaklandığı yerde tek başına durarak eyleme geçebilmektedir.
Bu, bambaşka bir ruh ve güven halidir. Diktayı yıkacak ruh, artık kıvama gelmiştir. Bu ruhun, silaha ihtiyacı yoktur, taşa, sopaya ihtiyacı yoktur. Gün sivil direniş eylemlerini ortaya çıkartmıştır.
Biber gazına karşı gaz maskesi ama tazyikli suya, copa, plastik mermiye karşı, sadece mizahla, sloganla, dayanışma ile ve elbette dik bir duruş ile karşılık verilmektedir.
Artık, kurulan barikatlarda bilmem ne örgütlerinin flamaları yoktur, Türk bayrağı vardır. Çünkü, işgal altında olan Türk ülkesidir ve tutsak edilmek istenen ruh Türk ruhudur, Türk onurudur.
Bayrakla birlikte Atatürk'ün ruhu her sokağı dolaşmaktadır. Sokak, Mustafa Kemal'in askerleri ile doludur.
Tüm bunlar olur biterken, ülkemiz isyan ateşi ve aşkı ile yanıp tutuşurken, hâlâ evinde oturanlara, geleceğin Türkiye'sinde parklar da, çarşılar da, sokaklar da, gönüller de kapalıdır. Gün taşkına set çekme günü değil taşkına su taşıma günüdür.