Tanrı'nın Sıcak Eli, masal ve söylencenin birbiri içinde eritilip, bugünün sıradan insanlarının kahraman koltuğuna oturtulduğu bir yapıt olarak nitelenebilir. Yazarın öyküleme tekniği, destan ve söylencede sık başvurulduğu gibi, belli bir ders vermeyi amaçlamaz; trajedi, yüceltme ve abartı öykülerin atmosferi içinde yumuşak piyano nağmeleri kadar eritilmiş, insanı gülümsetecek kadar tersine çevrilmiştir. Öykülerde yer yer ince bir mizah, hatta alttan alta akan bir alay ve muziplik fark edilir. Öykülerin tamamı farklı konuları, farklı durumları anlatıyor olsa da, temelde, yetişkin bir insanın çocukluk özlemleri, coğrafya arayışı ve elbette her tür mekânda kovalanan aşk her bir öykünün genel temasını oluşturur. Yumuşak bir tempoda ilerleyen dilin aslında şiir diline fazlasıyla yaklaştığı, hatta yer yer şiirin devreye girdiği görülür.