Bir romanı tahlil etmek için kullanılan klasik yöntemin tutarlı, mantıklı ve gerekli tarafları olduğu şüphesizdir. Fakat zaman, mekan, şahıs ve olay örgüsü esaslı ve hatta müellifin hayatı ile eserinde ortak müşterekler bulup bunlar vesilesi ile eksik noktaların (güya) tamamlanmasına dayalı bir "tahlil" en genel anlamda metnin felsefi temellerine temas etmekten uzaktır.
Pragmatizmin en mühim isimlerinden olan Peirce, James, Mead, Dewey ve neo-pragmatizmin abide şahsiyetleri Putnam ve Rorty'nin felsefeye kazandırdıkları birçok farklı disiplin için sayısız imkan sunmakta iken "edebiyat"ın buna duyarsız kalması şaşılacak bir durumdur. Pragmatistlerin uzun uzun üzerine düşündükleri, tartıştıkları ve ispatına gayret ettikleri büyük meseleler "roman tahlili" esnasında ciddi eksikliklerin giderilmesini temin edecektir.
Bu amaçla yöntemi ve başlıkları izah etmek için büyük değişimlerin hayatın her sahasında kendini gösterdiği ve edebiyatın da yeniden inşa edildiği bir dönem olan Tanzimat ile başlamayı uygun gördük. Diğer edebi türlere nazaran daha detaylı ve müstakil bir dünya kurulmasına imkan tanıması hasebiyle tahliller için "roman" türü esas alınacaktır. Pragmatik analizin birçok maddesindeki kapsayıcılık yöntemin diğer edebi dönemlerde yahut müstakilen bir eser üzerinde tatbik edilebilirliğini de onaylar niteliktedir.