Osmanlı döneminde Sivas, 16. yüzyılın ilk çeyreğinden devletin yıkılışına kadar geçen sürede idarî bir merkez olarak karşımıza çıkar. 15. yüzyılı hariç tutarak Sivas'ın, Danişmentli Beyliği, ardından Anadolu Selçuklu Devleti, Eratna Beyliği ve Kadı Burhanettin Devleti dönemlerinde sahip olduğu idarî merkez olma statüsünü Osmanlı döneminde de koruduğunu söyleyebiliriz. Başka bir deyişle Sivas'ın 11. yüzyıldan itibaren elde ettiği bu idarî merkez olma konumu -15. yüzyıl hariç- 20. yüzyıla kadar sürmüştür. Bununla birlikte şehir en şaşaalı günlerini, payitaht şehirlerinden biri olmanın yanı sıra aynı zamanda bir ticaret merkezi olduğu Anadolu Selçukluları zamanında yaşamıştır demek yanlış olmayacaktır. Osmanlı döneminde ise Sivas ne ticaret ne de üretim açısından önemli bir konuma sahip değildir. Böyle olmasında, limanlara daha yakın bir coğrafyada bulunan ve daha korunaklı bir mevkide kurulmuş olan Tokat'ın bir ticaret merkezi olmasının payı vardır. Sivas'ın hem ülke içinde hem de ülke dışında pazarlara sunabileceği bir üretimi olmadığı gibi, Tokat ile komşu olması hasebiyle ticarette de önemli bir mevki edinme şansı yoktu. Sivas bu haliyle ancak Osmanlı Devleti'nin idarî mekanizmasında (eyalet merkezi statüsüyle) bir üstünlüğe sahipti.