İnsan-olay-zaman-mekânla bağları sebebiyle ele aldıkları konular ve dil ile olan münasebetleri bakımından tarih ve edebiyat disiplinlerinin birbirleriyle ilişkileri çeşitli yönlerden araştırılmaya ve tartışılmaya muhtaçtır. Edebiyat var olduğu zamanın sosyal, siyasal ve kültürel izlerini yansıtırken, hammaddesi dil olan tarih de edebi bir nitelik kazanma eğilimindedir. Tarih ve edebiyatın "belirlenmiş" sınırlarını yekdiğerine doğru genişletmek, olgu ve kurmaca arasında epistemolojik kesişme ve geçişlilikleri gündeme getirir. Endüstri devrimiyle birlikte disiplinler arasında yükselen duvarlar, dijital devrim sonrasında ortaya çıkan günümüz iletişim toplumunun meydan okuması ile karşı karşıyadır. Sosyal medya ve bilgi teknolojileri yeni bir zihinsel inşa sürecini gündeme getirmekte, kurmaca ve hakikat arasındaki çizgi belirsizleşmektedir. Sosyal bilimlerde de mesafeler daralmakta, disiplinler arası çalışmalar önem ve ağırlık kazanmaktadır.