Hakikatin çoğullaştığının söylendiği, öte yandan çoğullaşırken değeriniyitirdiği ve üzerinde tepinildiği "tuhaf" zamanlarda yaşıyoruz. "Tarihnedir?" sorusunu sormaktan vazgeçmeyeceksek, tarih-hakikat ilişkisi üzerinedüşünmeye devam etmeliyiz.
Ferdan Ergut, Tarihin Hakikatleri'nde tarih tartışmasını edebiyat ve felsefeyide yardıma çağırarak "yöntem" üzerinden kurguluyor. Hakikati bir mutlaklıkolarak değil, "kolektif bir diyalog zemini" olarak kavrayan eser, böylelikletarihin sosyal bilimselleşmesine, aynı zamanda sosyal bilimlerin detarihselleşmesine katkı sunuyor ve böylece, hem tarih öğrencileri hem desosyal bilimler ile meşgul olanlar için "başka bir tarih"in mümkün olduğunugöstererek yurttaşlık bilincinin ortak yaşamımıza yapacağı katkı üzerine dedüşünmeyi öneriyor.
Tarih üzerine düşünürken tarihle birlikte düşünmeye bir çağrı...
"Geçmişin tecrübesini anlaşılır kılmaya çalışıyoruz. Yargıç değiliz; geçmişteki
tecrübeleri, farklı insanların farklı tercihlerini, eylemlerini anlamak ve onlarıdoğru bağlamlarına oturtmaya çalışıyoruz. Geçmişi bu yönüyle çalışmakötekine açık olmayı en baştan zorunlu kılar. Bizler gibi olmayanı, bizlergibi düşünmeyeni ve dahası yaşadığı zaman ve mekân itibarıyla bizler gibidüşünemeyecek olanı anlamaya çalışmaktır işimiz."
Ferdan Ergut