Ermeni meselesi, Ermeni olmayan tarihçi ve yazarların da katılımıyla yeni tahriflere sahne olmaktadır. Ermeni meselesinin gerçekte olması gereken iki tarafını, Türkler ve Ermeniler oluşturmaktadır. Fakat meselenin doğuşunu ve çözümsüzlüğünü besleyen dış faktörler, üçüncü bir taraf olarak hep varlığını sürdürdü. Bu üçüncü taraf, Ermeniler üzerinden uluslar arası çıkar elde eden geniş bir yelpazeden oluşmaktadır. Bu yelpazede yer alan yabancı devletlerin politikaları temelde birkaç amaca yöneliktir:
Birincisi, Anadolu topraklarındaki bir Ermenistan kurulmasının Türklere rağmen mümkün olmadığını bilmektedirler. Ama her bakımdan güçlü bir Türkiye, bir çok devletin bu coğrafya üzerinde ve çevresindeki çıkarlarının devamı için tehlike kabul etmektedir. Bu sebeple bu coğrafyada 'hep tökezleyen, bir türlü belini doğrultamayan ve yabancı çıkarlara dur diyemiyen bir Türkiye' arzulanmaktadır. Yani Anadolu topraklarında bir Ermeni devleti kurulmasına yönelik tehdidi canlı tutmaktır.
İkincisi, Türkiye'nin yine bu coğrafyadaki etkinliğini kaldırmak için, bu coğrafyada daha sadık ve güçlü bir müttefik olarak, İsrail benzeri bir Ermenistan yaratmak.
Üçüncüsü ise, ikinciyle de ilişkili olarak Türklerin bu coğrafyadaki egemenlik alanını daha ileri bir tarihte küçülterek, benzeri Sevr projesinde de bulunan küçük yerel devletçikler veya kukla devletçikler oluşturmak.
Üçüncü tarafın bu argümanların doğrudan Ermenilerin çıkarlarına yönelik olmadığı açıktır. Bütün bu projelerin daha kolay yürütülmesi için işletilen mekanizmalardan birisi de tarihin tahrifidir. Özellikle tarafsız bilim adamlığı görüntüsü ile, Türklerin konu ile ilgili rehavetlerinden de faydalanarak tahrifat sürdürülmektedir.