Batı dünyasına meydan okuyan, komşu ülkelerle sık sık politik restleşmeler yaşayan ama kendi ulusal çıkar ve değerleri konusunda son derece duyarlı ve ödünsüz olan Belarus, kendi iradesiyle çizdiği yolda ilerlerken kimilerince alkışlanmakta, kimilerince ise sert eleştirilere maruz kalmaktadır. Bu bağlamda "görecelik" ve "değişkenlik" Belarus'u okumada önemli ölçme araçları olarak sonuca etki etmektedir. Örneğin Washington açısından Belarus, NATO'nun doğuya ilerleyişini durduran inatçı bir engel iken, Moskova içinse AB ve NATO'nun ilerleyişini durduran güvenilir bir müttefiktir. Belarus ulusu Litvanya Büyük Düklüğünden Rus Çarlığına ve Polonya'dan Alman işgallerine farklı siyasal yöntemlerin egemenliği altında kalmış ve Baltık ve Slav kültürlerinin uzun soluklu etkileşimi içinde Polonya-Rusya-Litvanya aromalarının görece daha yoğun duyumsandığı bir tür kültür kokteyline ulaşmıştır.
Bu yüzden en azından tarihsel ve coğrafi bağlamda, Belarus'u bu üç komşusundan yalıtarak ele alıp anlamak olanaksızdır. Nehirler sistemiyle de bütünleşmiş olan bu büyük kültür ağını göz ardı eden araştırmacı ya da okur, olasılıkla onu uygarlık, kültür, dinsel inançlar, toplumsal yapı ve siyasal kültür bakımından bilinen kategorilerden birine yerleştirmekte zorlanacaktır. Belarus, gerçekte de Doğu-Batı, Baltık-Slav, Ortodoks-Katolik gibi bilinen kategorilerden birine dahil olmamasına rağmen, sonuçta onun inşa ettiği sentezin de bir çerçevesi vardır ve işte bu çerçeve okur ya da araştırmacıyı bölgeyi bütün olarak okumak gibi kapsamlı bir çabaya zorlamaktadır.