Kültürlerin kapalı ve saf değil dinamik ve melez sistemler olduklarını, birbirlerinin içine nüfuz edebildiklerini ve önceden belirlenebilen bir geleceğe sahip olmadıklarını iddia eden tarihsel antropoloji, farklı zaman ve kültürlerle ilgili konuları incelemeye yönelik bilimsel niyetin sonucudur. Bu nedenledir ki tarihsel antropolojik araştırma; genel antropolojinin temel ilgi alanları olan evrim, insanın doğadaki yeri, din, dil, toplumsal cinsiyet, kültürel öğrenme, beden, kutsallık, aşk, başkalık, ölüm vb. konularla birlikte tarih, edebiyat, dilbilim, sosyoloji, psikoloji ve eğitim teorisi gibi çok sayıda farklı disiplini de kapsar.
Christoph Wulf bu çalışmasıyla insan evriminden felsefi antropolojiye, tarih çalışmalarında antropolojinin yerinden antropolojik alan araştırmasına, kültürden başkalığa, kutsallıktan ölüme, aşktan güzelliğin görünüşüne, bedenden medyaya, ritüelden toplumsal cinsiyete, imgelerden dile, disiplinlerarası araştırmadan yöntemsel çeşitliliğe, küreselleşmeden kültürel farklılığa gibi çok sayıda ilgi çekici konuyu çokdisiplinli bir yaklaşımla inceleyerek okuyucuyu antropolojik bir serüvene davet ediyor.