Kitap, yazarın başlık yerine kullandığı bir soruyla başlıyor.
Ölümün, yalnızlığın, aidiyetsizliğin, tacizlerin, kadın cinayetlerinin, gündelik dilin sıradan sözcükleri arasına girdiği bir coğrafyada ağzımızı tatlandıracak bir şeyin kalmadığını yineleyen bir soruyla.
Yine de umut ve hevesle travmalarımızın, kayıplarımızın, acılarımızın zehrini ağzımızdan silecek o tatlıyı arıyoruz öykülerde.
On dört farklı yalnızlık öyküsünde hep kadınlar var. Kadının toplumsal varlığı, kadınlık halleri, hayal kırıklıkları, acılar ve direniş.
Çocukluktan itibaren, evde, aile birliği içinde, mahallede, okulda, sosyal yaşamda ve kariyer dünyasında yalnızlaştırılmış, aradığını bulamamış, ezilmiş, kişiliği yok edilmiş, tacize uğramış, ama yine de hayata direnerek ayakta kalmış ya da direnememiş kadınların hikâyelerinin içinden hüzünle geçeceksiniz.
Tatlı Bir Şey Yok mu? okuru sarsacak, nitelikli ve önemli bir ilk kitap sunuyor.