"Karşılarına çıkıp ne diyeceğim peki? 'Siz! Ey yüzyıllık ağaçlar, sizin karşınızda benim cılız sesim bile daha gür çıkıyor!' Yok ya, bu ayıp olur. Peki şu nasıl? 'Sizin türünüz milyonlarca senedir burada ama benimkiler bir geldi, şurada birkaç yüzyılda, hele şu son birkaç on yılda bir ilerledi, bir ilerledi ki sormayın!' Ah, bu daha iyi oldu. Farkımızı anlatırken, özeleştiri de yapıyorum. Umarım sevgili ağaçların yüzyıllar içinde espri anlayışları gelişmiştir."
Evlere kapanılan salgın günlerinde Zeki, "alternatif bir yaşam biçimi"ni değerlendirmek ister. Kent hayatına alışmış ve kırsal yaşama ilişkin önyargıları olan kızı Sezgi, babasının planına dirense de yaşadıkları kentten ayrılarak birlikte bir çiftliğe giderler. Ev sahipleri üç kişilik bir ailedir: Zeyno, Gür ve çocukları Ege.
Sezgi, doğadaki ömrünü tamamlamış nesneleri sanatsal bir form içinde geri dönüştürme uğraşına girişecek; Ege, doğayla ilişkisini, ekolojik ilgi ve merakını yaşıtlarıyla çevrimiçi buluşmalara taşıyacaktır
İklim krizi ve ekolojik yıkım sirenlerinin en tiz seslerle çaldığı çağımızda çocuklar da yetişkinler de işbirliğine, ortak emeğe, "biz" duygusuna, doğayla yaratıcı bir ilişki kurmaya dayalı bu yaşam biçiminin içinde yaşadıkları deneyimlerle dönüşüme uğrayacaklardır.
Ekolojik tarımı, sürdürülebilirlik felsefesini, gönüllü bilgi ve tecrübe takasını temel alan TaTuTa projesini sıcak bir arkadaşlık hikâyesi içinde anlatan özgün bir çocuk romanı.