Yaşayan dillerin kültürel toplumsal alanda giderek daha az kullanılmasına bağlı biçimde zayıflaması ve hatta kaybı, sadece o dili konuşanların ve o dil dünyasındakilerin sorunu değildir, olmamalıdır. Bir dilin kaybı, özünde, bir dünyanın kaybıdır. O dil dünyası içinde geçmişi olan anlatıların, o anlatılar içinde taşınmış olan duyguların, düşüncelerin, anlayışların, sezgilerin, umutların kısacası o dil evreni içinden gelişmiş bir gerçekliğin kaybıdır. O halde dillerin ortadan kalkması, toplumsal gerçeklik alanımızdaki bütünleyici bir bileşenin ortadan kalkmasıdır. Dil öldüğünde, bir dili konuşan son kişi de öldüğünde, bir gerçeklik alanı kapanmış olur, sanki hiç var olmamış gibi…
Prof. Dr. Çiler Dursun