İnsana manevi yönden ulaşabilen, onu kucaklayan, sarıp sarmalayan, gönlüne seslenen, kısaca hakikate tercüman olabilen yeni bir din diline ihtiyacımız olduğu muhakkaktır. Bu dil ırk/iklim/renk/sınır gözetmeden tüm insanlığı kuşatacak evrensel bir karakterde/çizgide olmalıdır. Allah, âlemlerin Rabbi'dir; son resûlünü de âlemlere rahmet olarak göndermiştir. O zaman bu son çağrının/vahyin dili de âlemleri hesaba katan bir yöntem/metodoloji izlemelidir. İdeal bir dünya, yalnız ve yalnız çok yüksek boyutları olan ve insanlığın özgür iradesiyle severek izleyeceği evrensel bir din dili sayesinde kurulabilir.
Bu evrensel yeni din dili; Tek Allah, Tek Din, Tek Kitap metodolojisi üzerine kurulmalıdır. Kur'ân'ın insanlığa ilk çağrısı "ortak bir kelime"de buluşmaktır. Bu çağrının açılımı; şirke bulaşmadan Tek olan Allah'a imandır yani tevhiddir. Tevhid, aynı hakikatin bütün zamanlarda bütün oluşlara hâkimiyetidir. İkinci sırada, yeryüzünde görünen sosyolojik bir gerçeklik/çeşitlilik olsa da dinler değil; Tek din çağrısı yer almalıdır. Tek din, tek olan Allah'a teslim olmak anlamında İslâm'dır. İslâm'ın hiçbir emir ve yasağı, bütün insanlık muhatap alınmadan dile getirilmemiştir. Yeni din dilinin sonuncu çağrısı ise; Tek Kitap/Vahy üzerinden olmalıdır. Bu anlamda elimizde bulunan tek kaynak Kur'ân'dır.
Anlaşılıyor ki; ancak bu dilin sahipleri, insanın gönlüne, onu hayatın kaynağı ile buluşturacak bir yürüyüş aşkı ve aydınlık/nûr akıtabilirler. Çünkü onlar; açık yürekli, doğru sözlü, samimi, ileri görüşlü olup şekli/kaprisi/peşin hükmü/kini aşarak evrensel bir kişilik hâline gelmişlerdir. İşte elinizdeki kitap, bu yeni din diline dikkat çekme endişesi adına atılmış küçük bir adım denemesidir. İnanıyoruz ki; samimi, yetenekli ve donanımlı okuyucularımız, bu küçük adımı çok daha ileri noktalara taşıyacaklardır.