Tekirdağ'la ilk tanışıklığım 1964 yılında gerçekleşiyor, ilkokul son sınıf öğrencilerinden başarılı olanları, Köy Enstitülü öğretmenimiz Tahir Gönültaş, Devlet Parasız Yatılı Okul Sınavlarına götürüyor. Ben de onların arasındayım. Çorlu'nun kırlarından geçip Tekirdağ yoluna girdiğimizde, önümüzde uzanan uçsuz bucaksız düzlüğün ne olduğuna anlam veremiyoruz. Çayırlara benzettiğimiz düzlüğün deniz olduğunu öğreniyor, ilk kez görüyoruz denizi. Öğretmenimin akrabalarında kalıyoruz bir gece. Muratlı Caddesi'nde, Devlet Hastanesi'nin yukarısında, yokuşta bir ev geliyor gözlerimin önüne. Evin hanımı Fatma Teyze iyi ağırlıyor bizi. Bir ara evin üst katına çıkıyoruz. Marmara Denizi öylesine engin görünüyor ki şaşırıyorum. Daracık sokaklardan geçerken, ev önlerine oturup elişi yapan kadınları unutamıyorum.