Tasavvuf erbabı, Hakk Teâlâ'nın "eşref-i mahlûkât" olarak tanımladığı insana ayrı bir ihtimam gösterir. İnsan, ilâhî kelamın muhatabıdır. Onda bilkuvve mevcut olan insan-ı kâmile yol bulabilmek için tekkelerdeki faaliyet ve hizmetlerin yelpazesi de -tekkeye göre farklılık göstermekle birlikte- geniş olmuştur. Pek çok tekke, müritlerin seyr u sülûk yaptıkları yer olma genel maksadının yanında, bazen yolda kalmış birine barınak ve aşevi, kimi zaman ilim ve sanat merkezi, bazen karargâh, bazen de şifa yurdu gibi hizmetler verebilmiştir. Böylece bu merkezler, mensuplarının tasavvufî eğitimlerini üstlenmenin yanında, diğer insanların kalplerine dokunarak, kendilerine İslâm'ın güzelliklerini ulaştırmayı da hedeflemişlerdir. Özellikle Anadolu ve Balkanlar'ın Müslüman olmasında Yesevî dervişlerinin rolünü, Mevlânâ'nın müspet tutumu sayesinde pek çok Hıristiyan'ın Müslüman olduğu yönündeki rivayetleri ve benzeri örnekleri göz önünde bulundurduğumuzda, bu durum daha iyi anlaşılacaktır. Bu tür örnekler, tekke mensuplarının toplumsal hayattan kopuk, münzevi bir hayat yaşadıkları genel algısını da kırmaktadır.
Bu çalışma, tekke eksenli toplumsal faaliyetlerden olan, teorik ve pratik manada, sağlık hizmetlerini içermektedir.