Seküler bir bakış açısının, bir başka ifadeyle kutsal olandan ayrılmış bir zihnin ürünü olarak televizyon, İslam dünyasına uzak bir kültür, iklim ve coğrafyada ortaya çıkmış, fakat çok kısa bir sürede İslam dininin müntesiplerinin evlerinde önemli bir yer işgal eder hale gelmiştir. Bir eve Batı sermayesinin bir başka deyişle Batı teknolojisinin girmiş olması o yere aynı zamanda aydınlanma akılcılığının, seküler mutlakiyetçiliğin ve Batı tarzı yaşama alışkanlıklarının da girmesi/gireceği anlamlarına geleceği düşünüldüğünde medya genelinde, televizyon özelinde din araçsallaşmış bir konuma, popüler kültürün ticari bir metasına dönüşmüştür.
Eğlence dilini temel alan, ele aldığı hemen her konuyu, hatta son derece önemli konuları bile seyirlik bir malzemeye, görsel bir şova dönüştüren, haber içeriğine eklediği her malzemeyi dramatizasyon kuralları içerisinde yeniden biçimlendiren modern/seküler aklın bir ürünü olan teknolojik bir araçla; kutsal olan, metafizik bir içerik barındıran ve manevi bir hüviyete sahip dinin buluştuğu yer olan ekranın söz konusu buluşmayı nasıl gerçekleştirdiği çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada kutsal ile profan olanın, bir başka ifadeyle dini ile seküler olanın buluşma noktası olan televizyon ve televizyon haberlerinin insan zihnine ektikleri kuramsal anlamda incelenmiştir.