Felsefe ve Spor, toplumumuzda henüz gerekli olgunluğa ulaşamamış iki alan: Yaşamımızda ne doğru dürüst Felsefe var ne de Spor. Genel görünümde felsefe yapanlar spora ilgisiz, spor yapanlar felsefeden habersiz olunca "Spor Felsefesi" kavramı felsefe çevrelerinde küçümsenirken, spor çevrelerinden anlasız ve boş söylem olarak görülüyor. Sonuçta "Spor Felsefesi" birbirine çatılmış iki bilinmez gibi kalıyor. İster yapalım, ister yapmayalım, ister ilgilenelim, ister uzak duralım. Spor, İnsan'ın varlık yapısının vazgeçilmez bir gereksinmesi. Böylesine temel, günümüz insanının yaşamı bakımından yaygın ve çok yönlü bir olgunun felsefece ele alınmaması düşünülemez. Ne var ki, batı düşünce tarihinde de Spor Felsefesini besleyen pek çok gelişme bulunmasına karşın, spor felsefesinin ortaya çıkışı ancak 20. yüzyılın ortalarına doğru gerçekleşmiştir. Spor Felsefesi, Spor yapan İnsan'ın Felsefesidir; yani bir İnsan Felsefesidir. Spor Yapan İnsan'ı sorun etmeyen her İnsan Felsefesi eksiklidir. Kitapta Spor yapan İnsan, Yaşama Sorunu bakımından ele alınmakta ve bu sırada ortaya çıkan değişik sorun alanlarını göstermeye çalışmaktadır. Kitap hem spor üstüne, hem spor yapan İnsan üstüne, hem de değişik Spor Felsefesi Sorunları üstüne aydınlık getirmeyi amaçlamaktadır.