Beklemeye devam ettik, telefon görüşmeleri, sloganlar, taşlamalar sürüyordu. Bekliyorduk, koskoca sekiz saat bekledik. Düşündüm, birkaç saat içinde yargısız infazları gerçekleştirenleri. Düşündüm, iki saat içinde Kıbrıs'a çıkanları. Yine çokça düşündüm, birkaç saat içinde savaşan şahinleriyle sınır ötelerini yerle bir edenleri. Ve ağladım, sekiz saat boyunca yalnızlığımıza, aldatılmışlığımıza, çaresizliğimize, ağladım...
...Kahvaltı salonundan sesler geliyordu, içeriye girmişlerdi, tahrip ediyor, uluyor, gürültü çıkarıyorlardı. Katillerimizle göz göze geldik. Dışarıdakiler de zafer çığlıklarıyla içerdekilere tempo tutuyorlardı, "Yak ulan yak" diye.