Felsefe nedir?
"Ölümü tercih etmek."
Tasavvuf nedir?
"Ölmeden önce ölmek."
Peki ya ölmek?
"-olmak, var olmak!"
Asıl soruya gelelim şimdi: Var olmak neydi? Oluş?
Rabbin yüce buyruğuyla "Rabbânîler olun!" (3/79) emrindeki "rabbânîleşmek/rabbâni oluş" keyfiyeti mi? Filozofun yüksek aklıyla "teşebbüh bi'l-ilah" (Tanrı'ya benzemek) veya bazen "teellüh" (tanrısallaşmak) olarak adlandırdığı düşünce, bilgelik ve kendilik patikası mı? Yoksa sûfînin alçak gönlüyle "tahallluk bi ahlakıllah/esmâillâh" (Allah'ın ahlakıyla/isimleriyle ahlaklanmak) veya bazen "fenâ fillah"
(Allah'ta yokoluş) dediği marifet, ubûdiyyet, muhabbet ve mahviyyet deryası mı?
Belki biri, belki her biri, belki hiçbiri, belki de hepsi. Ne önemi var, en nihayet tümü de bir buluştan çok öte istemli kaybedişlerden geçen istemsiz ve amansız bir kayboluş değil mi? Yok-oluşun eşlik ettiği sancılı bir süreç olarak sonsuz bir varoluş? Ulu ve özsel bir değişimin, yani dönüşümün ölümcül darbeleri, sadmeleri ya da?
Uzun bir hecedir oluş, kısa heceleri yutan. Silsilevî hecelerdir veya; birbirine ulanmadıkça okunamayan, anlaşılamayan ve dahi yaşanamayan. Kesinlemek zor!
Ölümün ne olduğunu tekil anlamda kesinleyemesem de cevabını kesinleyebildiğim bir sorum var artık elimde: Niçin ölmeli?
Aradığım yitik hazinelerdir sorular ve sorularımda saklıdır benim tüm cevaplarım.