Bazen canınızı ilk acıtan şey yalandır.
Peki ya gerçekler?
Belki de her şeyin cevabı zaten bildiğiniz bir sırdan ibarettir.
Sara bir terapist, eşi Sigurd ise çok çalışkan bir mimardır. Sigurd'un büyükbabasının vefatıyla genç çift, nihayet hayatlarını hayal ettikleri şekilde düzenleme şansı elde ederler. Ancak ihtiyar adamın bu genç çifte miras kalan gösterişli evi, zamanla sırtlarında koca bir yük hâline gelir. Kendilerini bir anda bitmek bilmeyen bir inşaatın içinde bulurlar.
Sara, inşaatı zar zor biten garajın üstündeki ofisinde gençlere terapi verirken Sigurd ise ev için hazırladığı proje çizimlerinin arasında dirsek çürütür. Sonra bir gün… Sigurd, Sara'ya tuhaf bir sesli mesaj bırakıp bir anda sırra kadem basar.
Bu köhne, yarı inşaat hâlindeki ev, artık yuva olmaktan çok uzak, hiç güven telkin etmeyen bir harabe gibi görünmeye başlar. Esrarengiz bir şekilde eşyalar kaybolup yeniden belirir. Sara'nın hayatı belki de bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır.