Orta Asya İslamî Türk yazı dilinin en uzun süreli ve en çok işlenen gelişim merhalesi Çağatay Türkçesidir. On dördüncü yüzyıl sonrası Harezm yazı dilinden gelişen ve onun yerini alan Çağatay Türkçesi, on beşinci yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla Ali Şîr Nevâyî'nin güçlü kalemiyle klasik bir mahiyet kazanır. Çağatay Türkçesinin bu klasik hüviyeti on yedinci yüzyıla kadar devam eder. Nevâyî ve çağdaşlarının edebî eserleriyle başlayan klasik devrin ömrünü, on yedinci yüzyıla kadar uzatan müelliflerin büyük bir kısmı sultan şairlerdir. Şibân Han, Bâbür ve Bayram Han gibi başarılı bir devlet adamı olmanın yanı sıra iyi bir edîp kimliğine de sahip olan bu devrin sultan şairlerinden biri de Ubeydî ve Kul Ubeydî mahlaslarıyla şiirler yazan Şeybânî hanedanlığının dördüncü hükümdarı Ubeydullah Han'dır.
Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler kaleme alan, telif ve tercüme birçok esere imza atan Ubeydullah Han, söz konusu eserlerini Çağatay Türkçesinin klasik devresinde kaleme almış olmasına rağmen onun Türkçe eserleri üzerine yapılan çalışmaların sayısı sınırlıdır. Örneğin Ubeydullah Han'ın Türkçe Divan'ı üzerine yapılan tek çalışma 1968 yılında hazırlanmış bir bitirme tezidir. Ubeydullah Han'ın Türkçe Divan'ı gibi Çağatay Türkçesi araştırmalarına bolca malzeme sağlayacak olmasına rağmen henüz dil özellikleri bakımından incelenmemiş bir başka eseri de Terceme-i KavâǾidü'l-Kurǿân ve Fevāyidü'l-Furkân adlı tercümesidir.
Farsçadan Çağatay Türkçesine bir çeviri olan Terceme-i KavâǾidü'l-Kurǿân ve Fevāyidü'l-Furkân hakkındaki tek yayın 1964 yılında yayımlanan bir tanıtım makalesidir. Eserin dil özellikleri henüz incelenip ortaya çıkarılmadığı gibi tamamının metin neşri de henüz yayımlanmamıştır. Bu nedenle Çağatay Türkçesi araştımalarına birçok katkılar sunacağı düşünülerek adı geçen eser bu çalışmaya konu edilmiştir.
Bir giriş ve üç bölümden oluşan bu çalışmanın "Giriş" kısmında öncelikle Çağatay Türkçesi ve devreleri hakkında genel bilgiler sunulur. Ardından Terceme-i KavâǾidü'l-Kurǿân ve Fevāyidü'l-Furkân adlı eserin; adı, Farsça aslı ve müellifi, müterciminin hayatı ve eserleri, konusu ve düzenlenişi ile nüshası hakkında ulaşılabilen tüm bilgiler verilir. "Giriş" kısmının sonunda ise eser üzerine bugüne kadar yapılan yegâne çalışmadan bahsedilir.
"Dil İncelemesi" başlığını taşıyan birinci bölümde eserin eldeki yegâne yazma nüshası üzerinden tespit edilebilen dil özellikleri detaylı bir biçimde ve eserden örneklerle ifade edilir. Bu bölümde temel olarak el yazması nüshanın yazılış özellikleri, eserdeki ünlü ve ünsüzlerin fonetik hususiyetleri ile bu seslerde gerçekleşen fonetik olaylar, eserdeki anlam unsurlarının yapım ve çekim özellikleri ile kelime türlerinin tasnifi yer alır.
Çalışmanın ikinci bölümü "Metin" başlığını taşır. Bu bölümde eserin bilinen tek el yazması nüshasının transkripsiyon işaretleri kullanılarak yazı çevrimi yapılmıştır. Yalnızca Türkçe kısımların yazı çevrimi yapılırken Arapça ayet ve dualar metinde Arap alfabesiyle yer alır. El yazması nüshanın hemen her sayfasında görülen haşiyelerin yazı çevrimi ise dipnotlarda bulunur.
Çalışmanın "Gramatikal Dizin" başlıklı üçüncü ve son bölümünde ise eserdeki anlam ögeleri karşılarına açıklamaları yazılarak Türkiye Türkçesinin alfabetik dizinine göre sıralanmıştır. Anlam ögelerinin açıklamaları eserdeki kullanımları dikkate alınarak yapılmıştır. Eserdeki tüm sözcük birimlerinin çekimleri ile bu çekimli biçimlerinin metinde bulundukları yerler sayfa ve satır numalarıyla dizinde gösterilmiştir.
Okuyucunun gerektiğinde el yazması nüshayla karşılaştırma yapabilmesi için çalışmanın sonuna eserin Milli Kütüphanedeki 06 Mil Yz A 4690 arşiv numaralı yegâne nüshasının tıpkıbasımı eklenmiştir.
Son olarak Terceme-i KavâǾidü'l-Kurǿân ve Fevāyidü'l-Furkân'ın özel kitaplığında bulunan yegâne nüshasını ilim âlemine tanıtarak bu kıymetli eserden bizleri haberdar eden ve bu çalışmanın ortaya çıkmasına vesile olan Arap, Fars ve Türk filolojilerinin değerli araştırmacısı merhum Prof. Dr. Ahmet Ateş'i rahmet ve şükranla anmayı bir borç bilirim. Ayrıca çalışmanın başlangıcından itibaren değerli fikirlerine başvurduğum kıymetli hocam Prof. Dr. Muharrem Daşdemir'e; eserin el yazması nüshasını daha sonra satın alarak Milli Kütüphanenin el yazması eserler koleksiyonuna kazandıran ve dijitalleştirerek nüshanın görüntülerine kolaylıkla ulaşmamızı sağlayan Milli Kütüphane çalışanlarına ve çalışmamın son anına kadar destek ve ilgisini eksik etmeyen değerli eşime teşekkürlerimi sunarım.