Yalın duprduru bir dil...Deyimler;halk ağzı şerbet gibi akmış satır aralarına.Sözünü dolaştırmadan,olduğu gibi söylüyor yazar.Köylülerin,işçilerin, sıradan insanların öykülerini seriyor gözlerimizin önüne.Dokunmadan edemiyor yalancıya, hırsıza, namussuza...
Töreler,geleeksel yaşamlar sorgulanarak; gerçekler,düşler,sözünü tutmayan siyasetçiler,aldatan eşler,feodal ilişkiler,mutsuzluk,mutluluk,ihanetler...anlatılıyor bu öykülerde...
Nazmi Bayrı
Veli Erdem'in öykülerine,güzel demek yetmez.Hepsi de doğaya,yaşamın büyüsüne bağlı,düş dolu,ders dolu...
"Işıkla birlikte sesleri de sızıyor sokağa...",....hayatını elindeki asasına dayamış....","....fındık güllü şalvarı sabahın yelini yırtıyordu....","şiirsel bir dil;buluşçu bir gözlem" ve "keşke ben yazabilseydim" dedirten öyküler....
Oğuz Oğuz