Seyahatnameler, insanın yeni olana karşı duyduğu öğrenme arzusu ve keşfetme isteğinin edebiyattaki en somut karşılıklarından biridir. Bugünün oturduğumuz yerden dünyayı görsel ve işitsel olarak –ki bunlar algılamanın ilk ve belki de en ilkel safhalarıdır– ayağımıza kadar getiren teknik imkânları dahi çoğu zaman bir edebî metnin hayal dünyamızı harekete geçiren anlatım gücü karşısında yetersiz kalmaktadır. Seyahatname gibi edebî türlere duyulan ilginin sebebi elbette sadece merak duygusuyla açıklanamaz. Bu ilginin kaynağı, başka birçok formatta da verilmesi ve bu açıdan merak duygusunu tatmin etmesi mümkün olan bilginin sunum biçiminde ve edebiyat alanında kazandığı yeni boyutta aranmalıdır. Bu bakımdan kendisi de bir çeşit keşif demek olan edebiyat sanatının ürünleri arasında seyahatnameler; tarih, coğrafya ve sosyoloji başta olmak üzere sosyal bilimlerin birçok alanıyla kol kola yürüyen bir edebî tür olarak karşımıza çıkar.