Kendisi de Leningrad savunmasında görev almış olan Nikolay Çukovski'nin yazdığı "Teslim Olmayanlar Ölmez", İkinci Dünya Savaşı sırasında, Leningrad Kuşatması'nı ve bu kuşatmada mücadele eden 2. Hava Filosu'nun destansı hikayesini anlatıyor. Romandaki karakter ve olayları tarihi gerçeklerden yararlanarak kaleme alan Çukovski, kuşatmanın gündelik yaşam ve insanlar üzerindeki etkilerini, direnişin ve savaş psikolojisinin bu ilişkilere nasıl yön verdiğini incelikli bir biçimde işliyor. "Teslim Olmayanlar Ölmez"i okurken, günün koşullarını ve dönemin mücadele ruhunu yakından tanıma fırsatı bulacaksınız.
"İçeri gel, büyükbaba," dedi, " Donacaksın. Bugün dışarıda çok kaldın. Geliyor musun, büyükbübü?"
Büyükbaba genç kıza bakmakla beraber cevap vermedi ve görüşünü anlatmaya devam etti: "İnsan vücudunun dokunulmamış olarak kalan son bölümü beynidir, insanın yerine konamayacak en değerli varlığı olan sinir sistemi beynindedir. Bir insan, kendi beynini yemeye başladığı zaman artık sonu gelmiş demektir."
İbrahim birdenbire, "Ölümden korkuyor musun?" diye sordu.
Profesör, ona gururla baktı ve "Kendi ölümümden mi? diye alaycı bir ifadeyle sordu. "Hayır, kendi ölümümden korkmuyorum. Bu, benim görmeyeceğim bir şey. Ben sağken ölüm diye bir şey olmayacak. Geldiğinde ise ben var olmayacağım. Fakat diğerlerinin ölümü..."
Kaşlarını çatarak sustu.
Sonya, "Teslim olmayan kişiler hiçbir zaman ölmezler," diye söze karıştı.