Çocukluğundan ilk gençlik yıllarının başlarına kadar uzanan kısacık bir zaman diliminde bile ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiyi hep hissederekyaşayan, çeşitli defalar hastanelerde geçirdiği sürelerin etkisini bilinçaltında hep muhafaza eden ünlü Avusturyalı yazar Thomas Bernhard, yapıtlarında hep bilinçaltının onu yönlendirdiği alanlarda dolaşır durur. Amras adlı yapıtında alıntıladığı Novalis'e ait şu mısra hem yazarı hem de yapıtlarının arka planını anlamak açısından önemlidir; "Das Wesen der Krankheit ist so dunkel wie dasWesen des Lebens." Bernhard'ın hayatının içerisinde normal gördüğü hastalıklı yapı doğal olarak yapıtlarının figürlerini ve mekanlarını da belirler. Bu hastalıklı çerçeve içerisinde Foucault'un geliştirdiği ve birçok düşünürün de katkıda bulunduğu heterotopya kuramının öngördüğü birçok özellik, Bernhard yapıtları için tipik bir yapının temel taşları olarak okurun karşısına çıkıyor. "Der Kulterer" tam da bu noktada heterotopya kavramının/kuramının somutlaştığı bir Bernhard öyküsü olarak incelemeye değer bir yapıt görüntüsü çiziyor.