Sovyet dönemi edebiyat eleştirilerinde, toplum ve bireylerin yaşamında ruhsal ve ahlâksal sınır noktalarına başarılı bir şekilde değinen Dostoyevski, bu öyküsünde de; halkın batı hayranlığını, makam hırsını ve şöhret tutkusunu, özgün bir anlatımla kaleme alıyor. Devleti, bürokrasiyi, basını, yabancı sermaye sevdasını ve kapitalist düzeni; Ivan Matveitch'ı yutan timsah üzerinden baskın bir kara mizah ile eleştiriyor. Söz konusu düzeni, timsah ile sembolize eden yazar; devletin içini tamamen boş bir çuvala benzetiyor. İnsanları yutmak için boşaltılan bir çuvala...