Tiyatro dediğimiz şey, esasen bir insandan başka bir insana bir oyun alanı olarak karşılıklı konsensusla tayin edilmiş bir mekanda ve önceden belirlenmiş bir sürede canlı bir temasla sunuluyor olması. Bu da tiyatroya kendi iletişim coğrafyasını ve zamanlamasını oluşturabilme ayrıcalığı tanıyor. Dolayısıyla, tiyatro gerçek hayatta kolayca mümkün olamayan bir şeyi yapma, yani hem oyuncunun hem de seyircinin mevcudiyetinde, içsel bir enerji ve ihtiyaç doğrultusunda zaman/mekanla dilediği gibi oynayabilme potansiyelini taşıyor. Tiyatroda Zaman/Mekankitabının da bu potansiyeli gerçekleştirme, soyut ve somut kavramlar üzerinde yeniden düşünme konusunda ufuk açıcı olmasını dileriz.