Yaşama dair küçük ve trajik detaylara musallat olmaktan geri durmayan Richard Brautigan, Tokyo-Montana Ekspresi'nde uzun bir yolculuk güzergâhının tüm duraklarından kendine ömürlük malzeme çıkarıyor: Bazen çöpe atılan Noel ağaçlarını ölümsüzleştiren fotoğraflarda, dağ kulübelerini Times Meydanı'na çeviren ampullerde ya da idam mahkûmlarının yemek mönülerinde, bazense fazlaca detaylı bir patlamış mısır etiketinde veya iki kar tanesinin aralarında yarattığı fırtınada...
Brautigan'ın kendine has detaycılığı, solgun ve köhne dünyaya getirdiği tuhaf yorumlar, karşıt kültürleri muzipçe sentezleme merakı yer yer gerçeküstünün sınırlarına dayanan bu kısa otobiyografik öykülerde ışıldıyor.
Beat kuşağının bu haylaz temsilcisinin, adına yaşam denen bekleme odasını eğlenceli kılmak adına yarattığı davetkâr ve düşsel oyunlar...