Tomurcuk
Tamay bağımsız, genç bir kadındı. Kaderini kendisinin çizeceği bir hayata atıldığına inanıyordu. İlk durağı okumak için gittiği Paris'ti. Burada tanıştığı, aristokrat bir aileden gelen genç ve yakışıklı Marcel'in düşlerini süslemesi uzun sürmedi. Ancak Marcel'i ve ailesini tanıdıkça düş çok geçmeden kabusa dönüştü. Tamay kırık bir kalp ve kararmış bir ruhla İstanbul'a geri döndüğünde bu kez kader karşısına Orhan'ı çıkarmıştı. Ortak bir üzüntünün onları yakınlaştırması uzun sürmedi, günler geçtikçe birbirleriyle avundular ve çok geçmeden aşkın ilk tohumları filizlenmişti bile. Ancak Orhan da göründüğü gibi biri değildi. Kader bu kez onu Karadeniz sahillerine sürükledi. Tamay burada huzuru bulabilecek, kaderiyle nihayet barışabilecek miydi?
Devamını Oku