Son yılların adından en çok söz ettiren, en çok ses getiren çağdaş oyun yazarlarından Fransız tiyatro adamı Jean-Luc Lagarce, öne çıkan iki oyunu, "Evdeydim ve Yağmurun Gelmesini Bekliyordum" ve "Alt Tarafı Dünyanın Sonu" ile Türk okuru ve izleyicisiyle buluşuyor. 1995 yılında ölümünün ardından, geriye bıraktığı yirmiden fazla oyun metniyle Lagarce tiyatrosu, bugün, modern bir klasik olarak tiyatro tarihindeki yerini almıştır. Lagarce'ın özgün yazın tarzı ve sahne anlayışı ile kaleme aldığı -ve bazılarını hayattayken sahnelediği- oyunları, dünyanın birçok ülkesinde, en önde gelen tiyatrolarda, en önde gelen yönetmenler tarafından sahneye taşınmakta, birçok dile çevrilmekte ve akademilerde okutulmaktadır. Bugün Fransa'da, Shakespeare ve Molière'den sonra oyunları en fazla sahnelenen oyun yazarı konumunda bulunan Lagarce'ın oyunları, Comédie-Française'den, Peter Brook'un yönetmenliğindeki Bouffes du Nord'a birçok önemli sahnede hayat bulmuş, en saygın ödülleri kazanmıştır. Profesyonel tiyatrolar tarafından olduğu kadar, amatör tiyatro toplulukları tarafından da büyük ilgi gören, hemen her festivalde bir ya da birkaç oyunuyla temsil edilen Lagarce tiyatrosu, aynı zamanda tiyatro akademilerindeki derslere, akademik çalışmalara ve uluslararası konferanslara konu olmaktadır. Son yirmi yılda dünya tiyatrosunda kendine özgü bir yer kazanan ve iz bırakan Jean-Luc Lagarce'ın birçok oyunu, kaleme alınmalarının üzerinden çok uzun bir süre geçmemiş olmasına rağmen, şimdiden yirmi beşten fazla dünya diline çevrilmiş durumdadır. Belki biraz geç kalınmış olsa da, Lagarce'ın oyunları, nihayet, Ayberk Erkay'ın kaleminden Türk tiyatro okuruyla buluşuyor. Toplu Oyunları 1'de yer alan iki oyun metni, "Evdeydim ve Yağmurun Gelmesini Bekliyordum" ve "Alt Tarafı Dünyanın Sonu", Lagarce'ın tiyatro anlayışını, yazın tarzını, kaleminin gücünü en açık şekilde sergilemeleri ve dünya sahnelerinde en fazla yer bulan Lagarce oyunları olmaları bakımından, aynı ciltte okurlara sunulmaktadır. "Evdeydim ve Yağmurun Gelmesini Bekliyordum", evi terk eden bir oğlun, ardında bıraktıklarını, pişmanlıkları, düşmanlıkları, suçlamaları, ihanetleri, acıları, darmaduman hatıraları konu alır; zindana dönmüş hayatlar ve o hayatları yaşayanlar, oğlun dönüşünde dile gelir, eski defterler açılır, yargılama başlar. "Alt Tarafı Dünyanın Sonu", yine bir terk edişin, terk edilişin öyküsüdür; yine terk edip giden bir oğul, geride kalanlar, yokluk üzerine inşa edilen hayatlar. Ama bu defa geri dönmüştür özlemle beklenen, son bir defa geride bıraktıklarını görmeye karar vermiştir eve dönüşün bedelini ödeyeceğini bile bile.