Toplumsal hayattaki ve tabii çevremizdeki değişim olguları birer realitedir;yaratılışın/ fıtriliğin bir sonucudur.Bu anlamda insan ile tabii çevresi arasında tamamlayıcı bir ilişki sözkonusudur.Yani insansız bir tabii çevre ve tabii bir deprem,hem başka tabii değişimlere hem de toplumsal değişimlere sebep olabilmektedir. Benzer şekilde insan ürünü olan teknolojik gelişmeler de,hem göç veya şehirleşme gibi başka sosyal değişimlere; hem de çevreyi ıslah etme ya da kirletme gibi tabii değişimlere sebebiyet verebilmektdir. Netice itibariyle başka bir toplumsal ve tabii çevre ile karşılayan insa- nın hayata;siyasete,ekonomiye,aileye,eğitime,hastalıklara,tedavilere,kutsal kitaplara... kısaca her şeye dair bakış açısı da; yorumlama anlayışı da değişmektedir. Bu değişimler genellikle kendiliğinden yani doğal akışı içerisinde oluştuğu için onları kötü olarak nitelendirmemektedyiz. Bu tür değişimler neticesinde karşımıza çıkan yeni toplumsal ve tabii çevremize bir şekilde uyum sağlamayı başarabilmekteyiz. Bu uyum kabiliyetimiz bize, insanla insan ve insanla tabii çevre arasında; kısaca evrendeki canlı-cansız tüm varlıklar arasında tevhidî (tamamlayıcı) bir ilişki olduğunu göstermektedir. Elinizdeki bu çalışma ,söz konusu tevhidî (tamamlayıcı) ilişkiyi Kur'an yorumları açısından bize göstermeye çalışmaktadır. Çalışma neticesinde ulaşan kanaat odur ki, toplumsal de- ğişimler karşısında sergilenen Kur'an'a bakış açıları en temelde literal/lafzî ve kültürel/ örfî olarak ikiye indirilebilmekte; bu ikisi arasında esasında tevhidî (tamamlayıcı) bir ilişki görülmektedir. Bu ilişkiyi (tamamlayıcı niteliği) görmek tüm mâhlukatı tevhit ilkesinde birleştirmeyi sağlamakta; bu ilişkiyi görmemek ise ayrışmaya,tefrikaya ve dağılmaya sebep olmuştur dediğimizde, bu düşüşü yükselişe geçirecek ilk nokta da Kur'an'ın literal/lafzî okunuşu arasındaki tevhidî (tamamlayıcı) ilişkiyi fark edebilmek olacaktır. Elinizdeki çalışmanın bu tevhidî (tamamlayıcı) ilişkiyi fark etmenize önemli katkılar sunacağına inanmaktayız.