Atlar suya doydu, başlarını oluğun teknesinden kaldırdı, sıcak etkisini kaybetti, gün renk değiştirdi, griye döndü. Adam atını çekti, bindi atına, etrafına baktı, neredeydi, bir an yönünü şaşırdı, dalmıştı. Atını kendi etrafında döndürdü, kendisini toparladı.
Aklına adam geldi, deliye döndü, ağaçların arasındaydı, sadece gökyüzünün maviliği görünüyordu, gökyüzünün o sıcak aydınlığı yoktu. Kayaların arasına daldı, ilerledi, sürdü atını, çok güzel bir atı vardı, öyle ki iğnenin deliğinden geçer, cinsindendi. Kaya, çalı, taşlık, diken demiyor at yol alıyordu. Adam çeşmenin başında iyi dinlenmişti. İlerlerken ara ara arkasına bakıyordu, tekrar atını topukluyordu. Serinde yol almakta bir başka oluyordu.
Bir süre yol aldı. Bir anda atının üzerinde atlı adama bir şey oldu.