Mesnevî hikậyelerinden biri olan "Hz. Ömer Zamânında İhtiyar Bir Çalgıcının Aç Kaldığı Bir Gün, Mezarlığa Gidip Allah İçin Çengi Çalması" hikâyesi, Mevlậnậ'nın şehâdet ậleminde yaşayan bireyin gayb ậlemi ile irtibat kurmasından, ilâhî sırlara vâkıf olmasından, farkındalık bilincine ermesinden, insanlığını hatırlamasından ve bütün bu hakîkatlere kapı aralayan tövbe duygusuna ermesinden bahsettiği bir öyküdür. Bu hikậye, ömrünü başkalarını eğlendirerek geçiren, şöhretin zirvesine tırmanan, her türlü makam mevki, para pula kavuşan, herkesin alkışlarını alan meşhur bir çalgıcının ihtiyarlık zamânında sesini kaybedip bir mezarlık köşesinde acılara mâruz kalan hậlinden bahsetmektedir. Allâh'a sunacak herhangi bir makbûl ameli olmadığı halde döktüğü samîmî gözyaşları, yeri göğü inleten figanları, iten tövbesi ile Arş-ı Ậlậ'yı titreten bir isim olur. Gayb ậleminden gelen bir ses, Hz. Ömer'e onun durumunu bildirir. Devlet desteğine erer. Allâh'ın rızâsına nâil olur. Bu hikậyede samîmî bir tövbenin hiç umulmadık şahsiyetleri nasıl velâyet mertebesine yükselttiğini öğrenmekteyiz.