Fatıma, vahyin evinde kâinatın en hayırlı babasının ve en hayırlı annesinin kollarında, vahyin sunağından beslenerek, dört bir yana cennetten kokular sürerek gonca bir gül zarafetiyle büyüyordu. O büyüdükçe, İslam Dini'nin müşriklerin kalbinde yarattığı korku da büyüyordu. O büyüdükçe, Mekke'nin buruk haletindeki gurur da büyüyordu. O kutsal şehrin tenhalarında Fatıma konuşuluyordu. Fatıma'nın doğumu, doğumuyla birlikte vahyin evinde yaşanan sevinç ve Allah Resulü'nün biricik kızına gösterdiği benzersiz ihtiram konuşuluyordu.
Gıptayla bakışın adıydı Fatıma. Gönülden gönüle hasretin tadıydı Fatıma. Doğar doğmaz çölün ateşten kucağına bırakılmış kız çocuklarının babalarına intizarıydı Fatıma.
Mekke'nin mahzun kadınlarının umuduydu. Nefretle söndürülmüş kalplerin aşka uyanış vaktiydi Fatıma.