Bayan Blake şaşkınlık içinde bir çığlık attı. Nasıl yapabilir, nasıl yapabilir? diye haykırıp kâğıda baktı ve sarsılmış bir halde kâğıdı göğsüne bastırdı. Bana bundan daha büyük bir yanlış yapamayacağını bilmiyor muydu? Sonra uzun zamandır içinde bastırdığı bir tutku patlamasıyla, şu an hala kulaklarımda çınlayan bir sevinç ve azim karışımı bir sesle Bu şey ikimizin arasındaki uçurumu kapatacak bir köprü mü? Daha kutsal etkilerin parladığı ve daha yüce umutların ışıldadığı yaşamlarımızın bir arada tutacak olan şey bir serveti vermek ya da kazanmak mıdır? Hayır, hayır; ölmek üzere olan babanın beni göğsüne bastırırken o sadece sevgi, umut ve güven veren gülümsemesi bizi bir araya getirmeli ve iki ayrı mekânda olan bizi, bir araya getirip mutlu olabileceğimiz ortak bir zeminde buluşturmalı.
Yüce bir hareketle elinde tuttuğu vasiyeti yırttı ve onu bekleyen kocasının kollarına bir kadının ilahi sevincinin verdiği heyecanla bıraktı.