Biz, daha sis bulutlarının arasında ırmağın akış yönünü bulup yelesinden yapışarak çıplak hayallerimizi suya bırakma mevsimindeyken emir kipli bir ses kulağımızda çınladı. Görüş bitmişti. Bir saatin birkaç dakikanın içerisine nasıl sığarak geçtiğinin ayırdına kimse varamamıştı.
Ayrılırken herkes son sözlerini kolay kolay açığa vuramayan ağır hasta görünümündeydi. İstenmeyen ayrılıkların derinden gelen acı çığlığıydı belki de.
İşledikçe sızlata sızlata yürekleri tüketen ayrılık çığlığı.