İnsanoğlu diğer canlılar gibi hayatını devam ettirmek için ihtiyaçlarını karşılamak zorunda ve diğerleriyle birlikte yaşamak durumunda olan bir varlıktır. İnsanoğlunu diğer türlerden ayıran temel özellik diğerleriyle iletişimi sağlamak için dili kullanmasıdır. Dilin aracılığıyla tecrübelerini sonraki kuşaklara aktarabilmesi, kendi davranışları üzerinde iradeye sahip olması, sadece dış etkenlerin etkisiyle değil, insan iradesiyle ve yaratıcı gücüyle davranışta bulunması gibi insanın özelliklerinin uzun bir listesini çıkarmak mümkündür. Bunlar içinden en önemlisi makro düzeyde toplumun yalnız maddi, dış toplumsal etkenlerin etkisiyle değil, insan iradesiyle, yaratıcılığıyla değişmesi ve gelişmesidir. Tarihsel olarak insanoğlu maddi olan (doğayı), maddi olmayan dünyayı, belirli eylem tarzlarını ve düşünme biçimlerini üretme, değiştirme, geliştirme, biriktirme ve bunları kendinden sonraki nesillere aktarma potansiyeline sahip olmuştur. Uygarlığın gelişiminde Batı toplumları modernleşme sürecinde doğayı dönüştürmede, ekonomik sistemin gelişmesinde, endüstriyel üretimde büyük başarılar sağlamıştır. Üretimin gelişmesiyle de ihtiyaçları karşılama araçları ve biçimleri önemli ölçüde değişmiştir. İhtiyaçları karşılama piyasaya bağımlı hale gelirken, ihtiyaç karşılama biçimleri zorunlu gereksinimlerden arzulara doğru değişim seyri izlemiştir