Genellike birbirine koşut olarak anılan Türkçülük, Turancılık, Pantürkizm'in özgül siyasal ve ideolojik içerikleri nedir? Türkçülük-Turancılık-Pantürkizm, Türk ulusçuluğunun oluşum dönemine özgü romantik aşırılıklar mı? Yoksa Türkçü-Turancı-Pantürkist akımlar, ulus-devletin ve resmi milliyetçiliğin aracılığıyla, ama kısmen de rejim bünyesinde bu düşünceleri izlemeyi sürdürenlerin siyasal konumu nasıl tanımlanmalı? Günay Göksu Özdoğan, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarındaki Türkçü ve Turancı akımlara ilişkin incelemesinde, bu sorulara doyurucu cevaplar getiriyor. Sözkonusu akımların Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura'ya dayanan mirasını irdeledikten sonra, Cumhuriyet'in milliyetçiliğinin, başka bir terimle Kemalist ulusçuluğun bu mirasla ilgili açmazını hatırlatıyor. Öte yandan, o dönemin Nazizm'e de kaynaklık eden coşkulu Alman milliyetçi-popülist ideolojisinin Türkçü-Turancı-Pantürkist akımları (hem manevi hem "maddi" olarak!) besleyen etkisine dikkat çekiyor. Kitabın özellikle yakından baktığı olay: Türkçü-Turancı akımın İkinci Dünya Savaşı dönemindeki yükseliş ve düşüşü. Başta Nihal Atsız ve Reha Oğuz Türkkan olmak üzere, Türkçü ideologların siyasal, düşünsel ve kişisel profili çiziliyor. Siyasal tarihimizin çarpıcı vakalarından "Irkçılık-Turancılık Davası"nın hikayesi anlatılıyor. Türkçü-Turancı akım, İkinci Dünya Savaşı arefesinde ve sırasında, adıyla sanıyla ve önemli bir aktör olarak siyaset sahnesinde boy gösterdi. Onun Cumhuriyet tarihindeki bu kısa ömürlü "altın çağı", varlığını gizil veya dolaylı olarak ondan sonra da sürdüren bu ideolojinin anlaşılması bakımından kilit önemdedir.