Batı'yı birçok Batılı düşünürden daha iyi tanıyan, aynı şekilde Doğu'yu da çok iyi bilen Cemil Meriç, düşünce dünyalarında Mevlana'nın pergel metaforu misali bulut gibi uçmuş fakat hiçbir düşünceye hapsolmamıştır. Batı, Yunan, Roma, Rus, Hint…düşünce semalarında dolaşırken derdi"Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayan, kelimeden, sevgiden bir köprü"olmak yani çağdaş bir Türk düşüncesi terkibi oluşturmaktır.
Amacı"idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmaktır".Türk aydınının ideolojilerin kölesi olduğu 1970'li yıllarda"İzm'ler idraklerimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşe'lerinden geliyor. Hepsi de Avrupalı"diyecek kadar cesur ve dürüsttür. Dolayısıyla Cemil Meriç'i Türk düşünce hayatının özgün ve haysiyetli vicdanı olarak nitelendirmek mümkündür…