Çalışma yaşamında istihdamın korunması ve bu yönüyle işçinin iş sözleşmesinin feshinin mümkün olduğunca önlenmesi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük önem arz etmektedir. "Türk İş Hukukunda Yeterlilik ve İş İlişkilerine Etkileri" başlıklı çalışmamızın konusunu da bu sebeple işçinin yeterliliğinin ne olduğunun daha iyi anlaşılması, yeterlilik ile davranış kavramlarının ayrıştırılması, iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshinin uygulamadaki önemi sebebiyle tercih etmiş bulunmaktayız.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18 maddesinin birinci fıkrasında işverenin, "otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunda" olunduğu belirtilmektedir. Anılan Kanun maddesinden de görüldüğü üzere, işverenin iş sözleşmesinin feshi için zorunlu olarak dayanabileceği üç ana sebebin olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan, ilkinin, işçinin yeterliliğinden, ikincisinin işçinin davranışlarından, üçüncüsünün ise işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden geçerli bir sebebe dayanmak zorunda olunduğudur. Çalışmamızda da belirttiğimiz bu üç sebepten biri olan işçinin yeterliliği iş ilişkisine etkisi konusu ele alınmaya çalışılmaktadır.