Vakıflar, maddî ve manevî kültürün birlikteliğinin tezahürüdür. Meselenin bu boyutuna etik ve estetik değerler üzerinden yaklaşmak gerektiğini bu çalışmanın kısıtlı sınırları dâhilinde vurgulamakta yarar vardır. Özellikle vakıfların dinî kapsamındaki ihsan ile cemâl boyutunun ortaya konulması elzemdir. Bu noktadan olmak üzere mevcut çalışma, etik ve estetiğin teolojik ve felsefi boyutuyla anlam kazanacaktır. İhsan, İslamî boyutuyla sevap kazanmanın teorik bir uygulamasını; cemâlin mekâna sirayeti ise meselenin diğer tarafındaki pratik/ameli boyutunu teşkil etmektedir. Özellikle İslam filozoflarının ortaya koyduğu metodolojik yaklaşımlar ve tasavvuf erbabının temayülleri; etik ve estetiğin birbirini tamamlayan değerler olduğu hatta geleneğin büyük oranda ikilinin birlikteliği şeklinde cereyan ettiğini göstermektedir. İşte bu çalışmayla vakıfların çok fazla dikkate alınmayan yönlerinin tespiti hedeflenmektedir.