Bu kitabın yazılmasının temel nedeni, kamuoyunun sınır ötesi harekât kavramıyla yoğun olarak meşgul olduğu bir dönemde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekâtlarını bütüncül bir çerçevede ele alan bir çalışmanın olmamasıdır. Yurt içinde teröre karşı elde ettiği başarıları kalıcı hale getirmek ve sorunu kaynağında çözmek isteyen Türkiye'nin, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde başta DAEŞ, PKK ve uzantıları olmak üzere terör odaklarını etkisiz hale getirmek maksadıyla icra ettiği harekâtlar bu bütüncül bakış açısı ile daha iyi anlaşılacaktır.
Türkiye bu harekâtlarla kendi güvenliğinin ötesinde bölgesel barış ve istikrarın sağlanmasını amaçlasa da farklı çevrelerce eleştirilmekte ve uluslararası hukukun taraflı yorumlarına maruz kalmaktadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti ve Ordusu kuruldukları günden beri uluslararası sistemin etkin bir aktörü olarak dünya barışının sağlanması maksadıyla icra edilen tüm kolektif çabalara katılım sağlamış ve gerek meşruiyet gerekse insani güvenlik anlamında köklü bir geleneği temsil ettiğini göstermiştir.
Bu çalışmada Kore ile başlayıp Kıbrıs'la devam eden ve uluslararası barış harekâtları ile pekişen Türkiye'nin uluslararası meşruiyet ve insani güvenlik anlayışı tarihsel bir perspektiften incelenmekte ve bu anlayışın Irak ve Suriye'deki harekâtlarda da esas teşkil ettiği vurgulanmaktır. Cumhuriyet'in yüzüncü yıldönümünde geriye dönüp tarihi sürece baktığımızda Türkiye'nin gerçekleştirdiği sınır ötesi harekâtlarla uluslararası alanda ne derece önemli bir ülke olduğu net bir şekilde görülecektir.